Hekim Beşir Çelebi ‘nin “Faydalı Tıp Bilgileri” “Mecmû’atü’l-Fevâid” (1463, Karaman) Yazması
……………Bu makale, Ermenek’in yetiştirdiği büyük bilim insanı Prof. Dr. Tahsin Kesici hocamıza sunulmuştur.*
***
Dünya Tıp tarihi içinde, Türkçe tıp ve sağlıkla ilgili yazılı kaynaklarının yer alması, uzun süreçlerden ve birçok evreden geçmiştir.
Çünkü, başlangıçta bozkır ve göçebe yaşamındaki, Türkçe konuşan insan topluluklarının;
Doğal olarak, diğer dillerde olduğu gibi, Türkçenin de, dünya uygarlıkları içerisinde var olması, bilimde, tıpta, sanatta, kültürel alanlarda, Türkçe yazılı kaynakların ortaya konulması ile olmuştur (1-4).
Bu nedenle, Türkçenin, tıp tarihi içindeki gelişimini;
Amacımız, Türkçenin tıp ve sağlık alanında kullanımı açısında önem gösteren, tarihsel dönemler içindeki yazılı kaynaklar üzerinde durmaktır.
Ayrıca, “Eski Anadolu Türkçesi” ile yazılan “yazma” kitapların ilklerinden, Ermenek Tol Medresesinde yetişmiş Hekim Beşir Çelebi’nin 1436 yılında yazdığı “Mecmû’atü’l-Fevâid” ““Faydalı Tıp Bilgileri” yazma kitabı ile ilgili bilgi vermektir.
*Prof. Dr. Tahsin Kesici, Ermenek doğumludur (01.03.1938). Zootekni, Genetik, İstatistik ve Enformatik alanında çalışmıştır. Doçent (1971) ve Profesör (1979) olmuştur. AÜ Ziraat Fakültesi Biyometri ve Genetik (Genetik ve İstatistik) Bilim Dalı Başkanlığı (1972-1989) ve Dekanlığı (1984-1987), Ankara Üniversitesi Rektör Yardımcılığı, YÖK Üyeliği (2002), “TOBB ETÜ’ Üniversitesi Kurucu Rektörlüğü (2004-2009) ve TOBB ETÜ Mütevelli Heyet Danışmanlığı görevlerinde bulunmuştur. Bulunduğu yere değer katan, “Olumsuz hale düşseniz bile, Erdeminizi yitirmeyin” diyen Hocamıza sağlıklı yaşam diliyoruz.
Tıp ve Sağlık alanındaki Türkçe yazılı kaynakların geçmişini anlayabilmek için, Uygurların önemli yeri olduğu görülmektedir.
Uygurları dikkate alarak, Osmanlının başlangıç ve Cumhuriyet öncesi dönemdeki gelişmeleri, aşağıda belirtildiği gibi incelemek yerinde olacaktır.
Tıp ve sağlık alanında, ilk Türkçe yazılı belgeleri açısından, Uygur öncesi dönemde; Orhun (Göktürk) yazıtlarının ve bölgedeki diğer yazıtların içeriği önem gösterir. Özellikle, bu dönemde varlık gösteren,
Bu yazıtların bulunması, Moğolistan, Sibirya, Yenisey, Orhon vadisi, Tarım bölgesi vb yerlerde, 1700-1800’lü yıllarda olağanüstü gayretlerle yapılan bilimsel araştırma ve çalışmaları ile olmuştur.
Bu yazılı kaynaklar içerisinde, tarihsel ve kültürel bilgiler yanı sıra, doğal olarak tıp ve sağlık alanında bilgiler de bulunmaktadır.
Bu alan çalışmalarını yapan, Türkçe yazıtları ortaya çıkaran, okunmasını sağlayan, dünya kültür varlığına katan, çok değerli bilim insanlarından örnekler şunlardır:
Söylemeliyiz ki, bu bilim insanlarının, büyük emeklerle ve yerinde yaptıkları araştırmalara olanak sağlayan, destekleyen, dönemin (17. Ve 18 yy) devlet adamlarının (Rus, Alman, İsveç, Danimarka, Fin, vb) önemini de vurgulamak gerekir (Çünkü bu dönemlerde, Anadolu’daki Bergama, Truva vb yerlerdeki antik varlıkların yağmalanmasına seyirci kalınmıştır).
Uygur yazılı metinleri (Irk Bitig ve AltunYaruk / Altın Işık) olağanüstü değerdedir.
Uygurlar ve daha sonraki dönemlerdeki her alandaki Türkçe yazılı kaynaklar, özellikle 1700-1800’lü yıllardaki, bir çok bilim insanını, örneğin Friedrich W. K. Müller (1863 – 1930) vb bilim insanlarının çalışmaları ile ortaya çıkarılmıştır (5-9).
Uygur sonrası dönemde yazılmış olan 4 önemli örnek kitap aşağıda belirtilmiştir:
Türkçe yazılı kaynaklar açısından bilimsel değer taşıyan 34 temel yazılı kaynak.
Fotoğraf 1. Kutadgu Bilig. Balasagunlu Y (Has Hacip) (1069,1070, Kaşgar). İstanbul: Ema kitap, 2018;
Fotoğraf 2. Divanü Lugat-it- Türk. Kaşgarlı M. (Türk Dili Divanı) (1072, Bağdat),
Fotoğraf 3. Codex Cumanicus (Kuman kitabı) (1303, Kırım). Latin harfleri ile 1303 yılında, İtalyan misyonerlerin yazdığı (Kıpçak Türkçesi, Latince, Almanca) (1303) kitabının “orijinali” Venedik Saint Marcus Kütüphanesindedir. (Argunşah M, Güner G. Codex Cumanicus. Kesit Yayınevı, 2015;1080.)
Fotoğraf 4. Kitâb al-İdrâk li-lisân-al Atrâk. Endülüslü Abu Hayyan (Türkçeyi Öğrenme Kitabı) (1312, Kahire). (Caferoğlu A. İstanbul: Evkaf Matbaası, 1931), (Özyeğin M, Ankara: Köksav Yayınları, 2001).
devletin egemen olduğu bölgelerde, Saray ve seçkinler tarafından, tıp, bilim, yazın ve eğitim dili olarak Farsça ve Arapça kullanılmıştır.
Anadolu Selçuklu Devletinin dağılmasından sonraki “Anadolu 2. Beylikler Dönem, Türkçe yazılı kaynaklar açısından yeni bir dönemi başlatmıştır.
Türk Tıp tarihi ve Türkçenin Tıp alanında etkin olması açısından; 1243 Kösedağ Savaşı sonrası, Anadolu Selçuklu Devletinin (1075-1308) dağılması, Beyliklerin güçlenmesi ile başlayan “2. Beylikler Döneminde”, “Eski Anadolu Türkçesi” ile yazılı, tıp ve sağlıkla ilgili pek çok yazmalar, çeviriler ve kitaplar ortaya çıkmıştır.
Selçuklularda, saray, medreseler ve seçkin kesimde; tıp, bilim ve yazın alanında Farsça ve Arapçanın geçerli olması nedeniyle, çoğunluğu Türkçe konuşan halk kesimleri ile yönetim arasında iletişim güçleşmişti.
Bu durum, 2. Anadolu Beylikler döneminde son bulmuştur.
Çünkü egemen olan beyler Türkçe dışında dil bilmedikleri gibi, halkın büyük çoğunluğu da Türkçe dışında dil bilmiyordu, toplum Fars ve Arap kültürüne yakın değildi.
Tıp ve sağlık alanındaki bilgilerin, halka daha kolay ulaşması ve daha kolay anlaması için, Türkçenin etkinleşmesi çalışmaları, Anadolu’da Beyliklerin güçlenmesi sonucu ortaya çıkmıştır (10,11).
Karamanoğlu Mehmet Bey (1240-1277) kültürel alanda, önemli bir adım atarak, 13 Mayıs 1277 günü, Konya’da bir ferman yayımlamış, Anadolu’da ilk kez, Türkçenin resmî dil olduğunu bildirmiştir (11). Bugün Karamanda, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi (28 Mayıs 2007) bulunmaktadır. Karamanoğlu Mehmet Beyin türbesi Ermenek’e yakın Balkusan Köyündedir (Fotoğraf 5).
Fotoğraf 5. Karamanoğlu Mehmet Beyin Ermenek Balkusan Köyündeki Türbesi.
Böylece, “Eski Anadolu Türkçesi” ile Türkçe yazılı kaynakların başlangıcı, 2. Anadolu Beylikler dönemidir.
Bu dönem, aynı zamanda, güncel Türkiye Türkçesinin tarihî dönemlerinden ilkidir ve ortaya birçok tıp ve sağlık ile ilgili yazmalar, belgeler ve kitaplar çıkmıştır (10,11).
Örneğin, bu yazıda özellikle üzerinde durmak ve tanıtmak istediğimiz Hekim Beşir Çelebi’nin, 1436 yılında, Karaman’da (İbrahim Bey dönemi; 1424-1463), yazmış olduğu “Mecmû‟atü‟l-Fevâid” adlı “yazma” kitabı olup, Anadolu’da Türkçe yazılmış ilk tıp ve sağlık kitabından birisi olması açısından önemlidir (12-15).
Edgar Blochet (1870-1937)’in 1932, 1933 yıllarında iki cilt olarak hazırladığı, “Catalogue des Manuscrits Turcs” Paris’teki Fransız Ulusal Kütüphanesinde bulunmaktadır ve “SUP TURC 234” numarada kayıtlıdır (Fotoğraf 6) (12).
Fotoğraf 6. Blochet, Edgar (1870-1937) tarafından 1932 v3 1933 yıllarında hazırlanan, Paris’te Fransız Ulusal Kütüphanesindebulunan 2 Cilt , “Catalogue des Manuscrits Turcs” “Türkçe Yazma Eserler Kataloğu”.
Edgar Blochet’in, çalışmasında, söz ettiği “eski Anadolu Türkçesi” ile yazılmış kitaplar arasında, tıp ve sağlık alanında yazılmış olan “Mecmû’atü’l-Fevâid” yazması da bulunmaktadır (12).
Edgar Blochet’in dikkat çektiği, Hekim Beşir Çelebi’nin yazdığı “Mecmû’atü’l-Fevâid” ve diğer “eski Anadolu Türkçesi” ile yazılmış “yazmalar” ve kitaplar, Türk tıp tarihi ve Türkçe tıp ve sağlık kaynakları açısından önem gösterir.
Çünkü uzun tarihsel süreç içinde, sürekli yer değiştirerek, göçebe yaşamdan, yerleşik yaşama geçen ve Türkçe konuşan toplulukların, tıp ve sağlık alanında, Türkçe yazılı kaynak ve belgeler üretmesi, çok uzun bir sürede olmuştur.
“Mecmû’atü’l-Fevâid”, ”Eski Anadolu Türkçesi” ile yazılan tıp kaynaklarının ilklerinden birisi olup, “yazma” bir kitaptır (13-16).
Döneminin tıp ve sağlık bilgilerini bir araya getirmiş ve toplamış olan “Mecmû‟atü‟l-Fevâid”, günümüz Türkçesi ile “Faydalı Tıp Bilgileri Kitabı” diye tanımlanabilir.
“Mecmû’atü’l-Fevâid” konusunda Doktora Tezi hazırlamış olan Dr. Güllü Özdemir, tıp ve sağlık konusunda, çeşitli eserlerden seçilmiş, yararlı -faydalı- bilgilerin bir araya getirildiği “derleme” bir kitap olduğunu bildirmiştir (13-16).
“Mecmû‟atü‟l-Fevâid”, Anadoludaki 2. Beylikler döneminin bilgi ve kültürünü, günümüze yansıtması ve karşılaştırma olanağı vermesi bakımından önemlidir.
Mecmû’atü’l-Fevâid yazması, Paris, İstanbul ve Konya “nüshaları”: Beşir Çelebi. “Mecmû’atü’l-Fevâid”. Karaman, 1436;282 (13-16).
Bu örneklerden ilki Paris Bibliotheque Natione’de Suplement Turc 234’te kayıtlı Paris “nüshasıdır”.
Paris Fransız Ulusal Kütüphanesi “Bibliotheque Natione’de” Suplement Turc 234’te kayıtlı (A.I/7654).
Edagar Blochet ( 1870-1937)’in “Catalogue des Manuscrits Turcs‟ de geçmektedir ve 282 yapraktır.
General Menou tarafından Mısır‟dan getirilerek Paris Bibliothéque Nationale‟e verilmiştir.
(Bibliothèque Nationale de France‟de, SUP TURC, no: 234).
Prof. Dr. Feridun Nafiz Uzluk tarafından, filmleri Paris’ten getirilerek, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Kütüphanesine verilmiştir.
İkinci örnek Cerrahpaşa Tıp Tarihi Müzesinde 684 (eski 328/2).numarada kayıtlı Cerrahpaşa örneğidir.
Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğünde E-106 numarada kayıtlıdır. Daha önce Karaman Müzesinde No: 106 ile kayıtlıdır.
Ermenekli olan Hekim Beşir Çelebi, Karamanoğlu Beyliği (1262-1483)’nin ilk Başkenti olan Ermenekte (Germania) bulunan Tol Tıp Okulunda (Medrese) (Fotoğraf 7-9) eğitim görmüştür (17-20).
Ermenek’de ki Tol Medrese 1339 yılında Karamanoğulları Beyliğinin Ermenek Emiri B. Musa Bey tarafından yaptırılmış olup, Beşir Çelebi burada yetişmiştir.
Bu dönemde Anadolu’dan birçok istekli kimse, hekim olmak için Mısır’daki Kalavun Hastanesi ve Kalavun Tıp Okuluna gitmiş ve orada eğitim görmüştür.
Beşir Çelebi Karaman’da yaşamış, daha sonra, Edirne’ye giderek, Sultan II. Mehmed (Fatih)’in yanında Hekimbaşı olarak görev almıştır (17-20).
Fotoğraf 7,8. Ermenek’de bulunan Tol Medresenin girişindeki taş işçiliği. 1339 yılında Karamanoğulları Beyliğinin Ermenek Emiri B. Musa Bey tarafından yaptırılmıştır, Beşir Çelebi burada yetişmiştir.
Fotoğraf 9. Ermenek’de bulunan Tol Medresenin genel görünümün. 1339 yılında Karamanoğulları Beyliğinin Ermenek Emiri B. Musa Bey tarafından yaptırılmıştır, Beşir Çelebi burada yetişmiştir.
Toplumların tarih içinde yaşadığı, beklenen ya da beklenmeyen çeşitli olaylar, savaşlar, deprem etkisi yapan sosyal olaylar, toplumların kültürel yaşamında da önemli değişimlere yol açan etkileri oluştururlar.
Anadolu Beylikler döneminde, Yunus Emre (1238-1328), Hacı Bektaş Veli (1209-1271), Nasrettin Hoca (1208-1284) gibi toplum önderleri, ozanlar ve yazarlar Türkçe yazıp, söyledikleri gibi, tıp ve sağlık alanında da 13. ve 14. yy da “eski Anadolu Türkçesi” ile yazılmış yazılı kaynaklar, yazmalar ortaya çıkmaya başlamıştır (21,22).
Tıp ve sağlık alanında; Dr. Binnur Erdağı 2001 yılındaki yayınında, “eski Türkçe” ile Yazılmış İlk Türkçe Tıp ve Sağlık kitaplarını 23 adet olarak belirlemiştir (23,24).
———————————–
Kaynaklar