Türkiye’de, Cumhuriyet Öncesi Çağdaş Cerrahinin Kurucusu Şerafeddin Sabuncuoğlu’nun Bilimsel ve Tıbbi Türkçe Yazılı Kaynaklar ve Minyatürler Açısından Önemi
Şerefeddin Sabuncuoğlu, Türkçe tıp yazılı kaynakları açısından, çok değerli “yazmalar” ortaya koymuş, Anadolu’da yetişmiş, pek çok açıdan üstün özellikleri olan, Fatih Sultan Mehmed döneminin en önemli cerrahı ve hekimidir (Fotoğraf 1) (1-14).
Fotoğraf 1. Şerafeddin Sabuncuoğlu Portresi, Cerrahiyyet’ül Hâniyye (1465) (Millet Kitaplığı. Tıp, nr. 79/353).
Amasya Darüşşifası ya da Amasya Bimarhanesi, Hekim ve Cerrah Amasyalı Serafeddin Sabuncuoğlu’nun tıp eğitimi aldığı ve hekimlik yaptığı, en eski Anadolu darüşşifalarındandır (15-17).
Amasya, Yeşil Irmak Yayı üzerinde bulunan, eski dönemde Pers-Pontus Krallığına (İÖ. 281 – İÖ 64) Başkentlik yapmış, doğu-batı, kuzey-güney doğrultusundaki ticaret yolları üzerindeki özgün coğrafyası ile eğitim, kültür, sağlık ve ticaret merkezi (ipek, baharat, dokuma, kürk, vb) olmuştur.
Tarihsel açıdan, Amasya’da, Danişmend yönetimi (1075-1175), bilime, kültüre, sağlığa önem vermiştir. Selçukluların Anadolu’ya ulaşması ile birlikte, medreseler, darüşşifalar, hanlar, hamalar, vb bayındırlık yapıları yapılmıştır.
Ticaret, kültür ve sağlık merkezi kentlerin, “çekim merkezi” oluşturması açısından, özelikle sağlık alanındaki kuruluşların, hastanelerin (Darüşşifa, Bimarhane) ve ünlü hekimlerin bulunması, değerlidir.
Danişmend yönetimi sonrasında, Amasya’da egemen olanlar; Selçuklu (1175-1243, 1256), İlhanlı (1243, 1256-1356), Eretna (1341-1381), Timur (1402) ve Osmanlı dönemlerinde de, benzer çalışılmış olduğu görülmektedir (15).
Danişmendliler ile başlayan kültürel gelişme; Amasya’nın ticaret yanı sıra, bilim, kültür, sağlık ve yönetim merkezi olmasında, “şehzadeler kenti” olarak tanınmasında, önemli etken olmuştur (15).
Amasya Darüşşifası binasının, bilinenin dışında, Anadolu Selçuklu Sultanı, I. Alaeddin Keykubat (1192-1237) döneminde yapılmış olduğuna “1222-1232” ilişkin, yeni yayınlar, görüşler bulunmaktadır (16).
Özellikle, Anadolu Selçukluları döneminde, Anadolu’nun birçok merkezinde, çok sayıda Darüşşifa (Tablo I), Medrese, Han, Kervansaray, Ulucami, Köprü vb uygarlık ve bayındırlık yapıları yapılmıştır.
Tablo I. Anadolu Darüşşifalarının, bazılarının ve Amasya Darüşşifası’nın, yapılış yıllarıına göre dağılımı.
Mardin Darüşşifası (1108-1122) | Aksaray Darüşşifası (1113-1192) |
Konya Melikşah Darüşşifası (1113) | Kayseri Gevher Nesibe Darüşşifası (1205-1206) |
Sivas I. Îzzeddin Keykâvus Darüşşifası (1217-1218) | Amasya Darüşşifası (Alaeddin Keykubad) (1222-32) |
Konya I. Alaettin Keykubat (1221) | Divriği Turan Melik Darüşşifası (1228-1229) |
Çankırı Cemaleddin Ferruh Darüşşifası (1235) | Kastamonu Pervaneoğlu Ali Darüşşifası (1272-1273) |
Tokat Muineddîn Pervane Darüşşifası (1277) |
Amacımız, tıp ve cerrahi alanında, döneminin bilimsel düzeyi, kültürü, sağlık teknolojisi ile ilgili, değerli bilgiler veren, “eski Anadolu Türkçesi” ile “yazmalar” yazmış ve adı güncel olarak ta yaşayan Amasyalı Şerafeddin Sabuncuoğlu’nun bilimsel çalışmalarını ve Amasya Darüşşifası’nın önemini Türk Tıp Tarihi, Türk Cerrahi Tarihinin “yazılı kaynakları” açısından ve güncel bilgiler ışığında incelemektir.
Amasya Darüşşifası, Anadolu Selçukluları Sultanı, I. Alaeddin Keykubat (1192-1237) döneminde (1220-1237) yapılmış olduğu, İlhanlılar döneminde (1308,1309) onarılmış, yeni Arapça “kitabe” yazılmış (İlhanlı; Sultan Olcaytu, İlduz Hatun, Anber, Emir Ahmet) olduğu bildirilmiştir (16).
Amasya Darüşşifası, Selçuklu yapılarının özelliklerini taşımaktadır ve toplam on odadan oluşmaktadır.
Selçuklu taş süslemeciliği motiflerini (bezemeler) içermektedir (Fotoğraf 2-4). Taç kapı kemerinin kilit taşı üzerine “sırtı dönük bir insan figürü” işlenmiştir (Fotoğraf 5).
Fotoğraf 2. Amasya Darüşşifası görkemli taç kapısı, Selçuklu mimari özellikleri. I. Alaattin Keykubat döneminde, 1222-1232 yıllarında yapılmıştır (16). Foto: Albert Gabriel (1883-1972) (Mimar, Arkeolog, İstanbul Arkeoloji Enstitüsü ilk müdürü, 1930)
Fotoğraf 3. Amasya Darüşşifası görkemli taç kapısı, Selçuklu mimari özelliklerini gösteriyor, I. Alaattin Keykubat dönemine ait olduğu, 1222-1232 yıllarında yapıldığı bildirilmiştir (1). 1948-1951 yıllarında onarılmıştır (Ali Saim Ülgen, 1913-1963).
Fotoğraf 4. Amasya Darüşşifası görkemli taç kapısı Selçuklu taş işçiliği ve bitkisel bezemeler. http://www.amasya.gov.tr/sabuncuoglu-tip-ve-cerrahi-tarihi-muzesi
Fotoğraf 5. Amasya Darüşşifası görkemli taç kapısı ve kilit taşı üzerinde “sırtı dönük insan figürü”.
Amasya Darüşşifası, Anadolu Selçuklu dönemi mimari özellikleri ile Türk Tıp ve Cerrahi Tarihi açısından, önemli bir eğitim, sağlık, bilim ve kültür merkezidir.
Selçukluların, özellikle sağlık alanındaki çalışmalarının, Avrupa’daki Rönesans (Yeniden doğuş) (13-15 yy) döneminin tıp eğitimine ve hastanelerine örnek olduğunu da belirtmek gerekir.
Amasya Darüşşifası, hastaların bakımı yanı sıra, uygulamalı tıp eğitimi yapılan, özgün bir Selçuklu Tıp Okulu olmuş ve çok sayıda hekim yetişmiştir.
Amasya Darüşşifasında, yetişen hekimler, bunların ortaya koyduğu yapıtlar, Türk Tıp ve Cerrahi Tarihi alandaki Türkçe yazılı kaynaklar açısından çok değerlidir.
Şerefeddin Sabuncuoğlu adı Amasya Darüşşifası ile özdeşleşmiştir
1465 yılında, Amasya’da “eski Anadolu Türkçesi” ile yazılan, Endülüslü Zehravi (Albucasis)’den (930-1013) büyük ölçüde çeviri (18) olan “Cerrahütü’l Haniyye” (Fotoğraf 6-10) adlı “yazmanın” yazarı Şerefeddin Sabuncuoğlu (1386-1470), bilimsel düşünen, entelektüel, değerli bir cerrah ve hekim olup, Amasya Darüşşifası ile özdeşleşmiştir (19-23).
Ülkemizde, Cumhuriyet öncesi dönemde, “çağdaş” cerrahinin kuruluşu, bilimsel temelli yazılı kaynaklar açısından incelendiğinde, özellikle Amasyalı Şerefeddin Sabuncuoğlu’nun “eski Anadolu Türkçesi” ile yazılan “Cerrahütü’l Haniyye”(1465) ”yazma” kitabı, çok dikkat çekicidir (24-28).
Şerafeddin Sabuncu’nun, ayrıca Akrâbâzîn (Kodeks, Farmakope) (1444) (29-31) ve Mücerrebname (1468) adlı “yazma” kitapları da bulunmaktadır (32-35).
Tıpta uygulamalı eğitim: Müzik ve su sesi ile iyileştirme
Amasya Darüşşifasında eğitim yanı sıra, hastalar bakılıyor, sağaltım ve cerrahi girişim yapılıyor, uygulamalı eğitim yöntemi ile öğrenciler eğitim görüyordu (36,37).
Anadolu’da ruhsal sorunu olan (akıl) hastalarının müzik ve su sesi ile iyileştirildiği ilk hastanelerden birisidir (Fotoğraf 11). Bu nedenle, halk tarafından Bimarhane adı vermiştir.
Türk Tıbbına önemli eserler kazandıran Şerefeddin Sabuncuoğlu yanı sıra, çok sayıda Hekim yetişmiştir. Tıp alanındaki Türkçe yazılı kaynakları açısından Şerefeddin Sabuncu’nun “yazma” ve “minyatür” çizimleri içeren kitapları, çok değerlidir.
Amasya Belediyesi Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi
Amasya Darüşşifası, 2011 yılında müzeye çevrilmiş ve Amasya Belediyesi Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi adını almıştır (Fotoğraf 12) (37).
Amasya Üniversitesi Sabuncuoğlu Şerefeddin Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Amasya Üniversitesi Sabuncuoğlı Şerefeddin Eğitm ve Araştırma Hastanesi 19 Ocak 2004 günü açılmıştır (Fotoğraf 13).
Tıp ve Cerrahi alanındaki, çağdaş bilgileri, çizimleri ve minyatürleri (11,23) ile en önemli Türkçe yazılı kaynak (12,13) olan Cerrahütü’l Haniyye kitabını yazmış olan Şerefeddin Sabuncuoğlu adı, böylece Amasya Belediyesi tarafından yaşatılmaktadır (36,37).
Fotoğraf 6. Şerefeddin Sabuncuoğlu (Ünver AS). Cerrahiyei İlhaniye. İstanbul: Kenan Basımevi, 1939.
Fotoğraf 7. Kılıcoğlu V. Cerrahiye-i İlhaniye. AÜ DTCF, Yayın No. 97. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1. Basım, 1956;90.
Fotoğraf 8. Sabuncuoğlu Ş (Yavuz S). Cerrah-Name. Türk Tarih Kurumu Yayını. İstanbul: Kesit Yayınevi, 2014;688.
Fotoğraf 9. Sabuncuoğlu Ş (Uzel İ). Cerrahiyyetü’l-Haniyye I-II. Türk Tarih Kurumu (1. Basım, 1992). Ankara, 2005;
Fotoğraf 10. Sabuncuoğlu Ş (Uzel İ). Cerrahiyyetü’l-Haniyye I-II. Türk Tarih Kurumu (1. Basım, 1992). Ankara, 2020;
Fotoğraf 11. Amasya Darüşşifası, Amasya Belediyesi Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi (2011). Anadolu’da, müzik ile terapi yapılan ilk hastanedir. Müzede, 10 ayrı dalda, tıp ve cerrahi gereçleri ve müzik çalgıları sergilenmiştir. Sabuncuoğlu Kliniği, Müzik Terapi Salonu (Amasya İl Kültür Müd.).
Fotoğraf 12. Amasya Darüşşifası (Amasya Belediyesi Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi) (2011).
Fotoğraf 13. Amasya Üniversitesi Sabuncuoğlı Şerefeddin Eğitm ve Araştırma Hastanesi 19 Ocak 2004 günü açılmıştır.
Alâim-i Cerrâhîn (İbrâhim b. Abdullah) (1505) “yazma” kitapta, Şerefeddin Sabuncuoğlu adı ilk kez geçmiştir (38-42).
Cerrah İbrahim b. Abdullah, Çindâr (Süryanice-Yunanca) (Modon Kalesi, II. Bayezid, Mora seferi) adlı tıp kitabını, “eski Anadolu Türkçesine” çevirmiş, eklemler yaparak yazmıştır (38-40).
Öğrencilerinden Gıyâs b. Muhammed İsfahânî, Mirʾâtü’ṣ-ṣıḥḥa (II. Bayezid’e ithaf) adlı kitabında, Şerefeddin Sabuncuoğlu’ndan övgü ile söz etmiştir (41,42).
Endülüslü Zehravi (Albucasis)’nin (18) “el Tasrif” adlı kitabın “cerrahi” bölümünü, o günkü hekimlerin anlayacağı Türkçeye çevirerek, kendi bilgi ve deneyimlerini de katarak, bilginin paylaşımını kolaylaştırmıştır (7-14).
Cerrâhiyyetül-i Hâniyye’yi (Fotoğraf 6-10) 83 yaşında (1465) yazmış, İstanbul’a giderek, “entelektüel” bir kimse olan Fâtih Sultan Mehmed (1432-1481) (Fotoğraf 14)’e sunmuştur.
Dönüş yolunda Bolu, Gerede ve Tosya’ya uğramıştır (32-35).
Fotoğraf 14. Fatih Sultan Mehmed (1432-1481) toplumumuz için “simgesel” önemi olan Portresi (Gentile Bellini, 1480). Şerefeddin Sabuncuoğlu Cerrâhiyyetül-i Hâniyye’yi 1465’de yazmış, İstanbul’da, F. Sultan Mehmed (1432-1481)’e sunmuştur.
Cerrâhiyyetül-i Hâniyye’nin 3 bölümdeki, başlıca içeriği şöyledir:
Minyatürler ve cerrahi gereçlerin de çizildiği kitap, bilimsel yönü yanı sıra, sanatsal özellik de kazanmıştır (23). Bu özellikler Türk Tıp tarihi yazılı kaynakları açısından öncü çalışmalardır.
Cerrahütü’l Haniyye’nin önemi, Türk tıp tarihinde ilk kez cerrahî girişimleri gösteren minyatür tekniğinde yapılmış çeşitli renkli resimler içermesi, kendi resminin bulunması ve yalın bir eski Anadolu Türkçesi ile yazılmış olmasıdır.
Cürcani (Gorgani)’nin Farsça “Ẕaḫîre-i Ḫârizmşâhî” adlı “Tıp Ansiklopedisinin” “ilaçlar” ile ilgili bölümünün Türkçeye çevirisidir (29-31).
Şerefeddin Sabuncuoğlu, Akrâbâzîn (Kodeks, Farmakope) kitabını, 61 yaşında (1444) Amasya’da yazmıştır
Sabuncuoğlu’nun Akrabazin kitabı ile İbn Sînâ’nın aynı adı taşıyan kitabını tıp ve bilim tarihi açısından karşılaştıran bir çalışma da yapılmıştır (31).
Bu nedenle, Şerefeddin Sabuncuoğlu’nun yeni kuşaklara tanıtılması, çalışmalarının bilimsel ve eğitsel değerinin ortay konması ve bu çalışmalarının geleceğe ışık tutması açısından önemlidir.
Kayseri Erciyes Üniversitesi Gevher Nesibe Tıp Tarihi Enstitüsü tarafından 14 Mart 1985’de, Kayseri’de “Gevher Nesibe Sultan anısına” “Şeeafeddin Sabuncuoğlu Kongresi” düzenlenmiştir (Fotoğraf 15) (43).
Fotoğraf 15. Gevher Nesibe Tıp Tarihi Enstitüsü tarafından 14 Mart 1985’de, Kayseri’de “Gevher Nesibe Sultan anısına” düzenlenen “Şerafeddin Sabuncuoğlu Kongresi” Bildirileri.
Amasya Darüşşifası Anadolu’daki en eski Selçuklu mimarisi ile yapılmış Darüşşifalardan birisidir (1222-1232), Türk tıp tarihi açısından çok önemli bir Cerrah ve Hekim olan Şerefeddin Sabuncuoğlu burada yetişmiştir.
Son yıllarda, önemi ve değeri daha iyi anlaşılmaya başlayan Amasya Darüşşifası ve Şerefeddin Sabuncuoğlu ile ilgili bilimsel çalışmalar artmıştır.
Ünver (1939), Kılıçoğlu (1956), Uzel (1992)’in öncü ve kapsamlı çalışmaları ile tanınması artan Şerafeddin Sabuncuoğlu, birçok cerrahi dal girişimleri ile minyatürlerle yapmış olduğu renkli resimler sayesinde, çok sayıda cerrahi dal uzmanlarının araştırma konusu olmuş ve yayınlar yapılmıştır.
Bu bağlamda olmak üzere, 1985 yılındaki Kayseri’de (43), daha sonra 2008 yılında Amasya’da, Cerrah ve Hekim Şerefeddin Sabuncuoğlu adına uluslararası bilimsel kongreler düzenlenmiştir (Fotoğraf 16) (44,45).
Fotoğraf 16. Amasya Uluslararası Anadolu-Türk Darüşşifaları ve Sabuncuoğlu Kongresi (15-18 Ekim 2008, Amasya).
Dönemin Amasya Valisi Sn. M. Celalettin Lekesiz’in liderliğinde, “Valilik Bütçesi, Personeli” destekli, Prof. Dr. Zafer Eren (Amasya Ü. Rektörü), Prof. Dr. İlter Uzel (Düzenleme Kurulu Başkanı) ve Prof. Dr. Ayşegül Demirhan Erdemir (Türk Tıp Tarihi Kurumu Başkanı)’in paydaşlığında I. Uluslararası Amasya Darüşşifası ve Şerefeddin Sabuncuoğlu Kongresi (15-18 Ekim 2008) gerçekleştirilmiştir (44,45).
Bu kongre ile toplumun kültürel, entelektüel gelişimine, bilime, sanata, yerel değerlere katkı sağlanması ve çok merkezli bilim insanlarının katılımı ile örnek bir çalışma yürütüldüğü görülmektedir.
Amasya Valiliği’nin ev sahipliğinde yapılan kongreyi; Amasya ve Çukurova Üniversiteleri, Türk Dil, Türk Tarih ve Türk Tıp Tarihi Kurumu desteklemiştir.
Kongreye yurt dışından ve yurt içinden 41 bilimsel çalışma ile birlikte toplamda 84 kişi katılmıştır.
Aktif girişimci yerel yönetimler ve bilim
Üniversiteler ile birlikte Amasya bölgesinin, yerel kültürel ve tarihsel değerlerinin sahiplenilmesi, tanıtılması, gelecek kuşaklara aktarılması, bilimsel araştırmalara konu olması açılarından; devlet görevlilerinin, illerde en üst yönetim görevi yapan Valilerin ve Belediyelerin liderliklerine, “çağdaş aktif girişimci yerel yönetim” modellerine gereksinim vardır.
Yeni kurulan “kırsal” üniversitelerin bulunduğu Anadolu illerindeki valilere ve kamu yöneticilerine, bu “çağdaş yönetim” anlayışı ile önemli görevler düşmektedir. Valiliklerin, yerleşik kamu erkinin, bu tür kuruluşlarımızın, bilimsel, kültürel, toplumsal çalışmalarını özendirmesi, desteklemesi çok değerlidir.
Toplumda “eğitim”, “entelektüel” gelişme, “toplam kalite”, “girişimcilik”, “kamu yararı”, “refah”, “demokrasi” kavramlarının yükselmesi için çalışmak, devlet-sivil toplum kurumlarının varlık nedenidir.
Kurtuluş Savaşından, başarı ile çıkan M. Kemal Atatürk, eğitime, bilime, sağlığa ve üniversitelerin çağdaşlaşmasına çok önem vermiştir.
Bulaşıcı hastalıklar, çocuk ölümleri, beslenme bozuklukları ve “cehaletle” savaş
Türkiye’nin, Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte, “bulaşıcı hastalıklar, çocuk ölümleri, beslenme bozuklukları” ile savaşında, “cehaletle” savaşı en öne alınmıştır.
Harmoni
Bu nedenle, Japonların, “toplam kalite” anlayışı ile yerel yöneticilerimizin, toplum katmanları ile “harmoni” içinde çalışmasına, toplumda “moral” ve “motivasyonun” yükselmesine ve aktif girişimci yerel yönetim modellerine çok gereksinim vardır.
Anadolu coğrafyasının silinmez izi
Amasya Şerefeddin Sabuncuoğlu Üniversitesi
Sonuç olarak, Amasyalı Şerefeddin Sabuncuoğlu adına Kayseri (1985) ve Amasya (2008)’da gerçekleştirilen kongreler değerli ve umut vericidir.
Doğumunun 636 yılında, “yapıtları” ile “yaşayan”, “insanlığın kültür mirası” Hekim ve Cerrah Amasyalı Şerefeddin Sabuncuoğlu adını, “bir hakkın tecellisi” ile yakın bir gelecekte, “Amasya Şerefeddin Sabuncuoğlu Üniversitesi” olarak göreceğimiz sonucuna ulaşılmıştır.
———————————
Kaynaklar